Yalnız pazar..

 
 
 
 


Evde tek olmak bazen bana kendimi daha iyi hissettiriyor. Hafta boyunca yapmayı dilediklerimi yapabilme fırsatı buluyorum. Çoğu zaman geç bir uyanışla başlayan günlerim, biraz kitap, biraz mutfak denemesiyle devam ediyor..

Bazense evde tek kaldığım, eşimin çalıştığı günlerde alıyor beni bir hüzün.. İşte öyle bir pazar günü neler dökülmüş Elif'in yüreğinden..

01/06

Dışarı da bir yağmur havası var sevgili..
Haziran gelmiş. Yaz gelmiş artık.
Farkında değilim.
11'de kalktım yatağımızdan.
Rengine karar verirken çok uğraştığımız koltukların yanından geçip yine birlikte seçtiğimiz perdeyi açtım.
Yağmur yağıyor..
Islanıyor mu acaba dedim.
İçimde inceden bir endişe.
Aradım, sesini duydum.
Sesini her duyduğumda yeniden diriliyorum ben sevgili..
Sesin! Yokluğunda tutunduğum tek dal..
Sahi birde çayımız var. Çayı çok seversin..
Evde olduğun her gün mutlaka tüter dumanı çayın..
Sen yokken ben hiç çay demlemiyorum. İçemiyorum çünkü.
Çay seninleyken tavşan kanı.
Sen yoksan; sudan bir farkı yok.
Ama bu sabah çay demledim sevgili.
Bu sabah, sen varmışsın gibi, çay demledim..
İki çikolata çıkardım. Her gece kontrol ettiğin, bir şeyler tırtıkladığın abur cubur çekmecemizden.
İki çikolata çıkardığımda, hep yaptığın gibi, benimkini de yemeye çalış istedim.
Kitabımı açtım sonra. Yanındayken okumamı hiç istemezsin.
Kİtabıma karış istedim.
Hep aşk kitabı okuyorsun demeni, çabuk bitirme yenisini almayalım artık demeni istedim.

Bu sabah sen ol istedim sevgili.
Bu sabah, hiç olmadığı kadar yanımda ol istedim.
Bu sabah.
Bu.
Sabah.