Floransa

Floransa..
İtalya'da bu kadar sıcak başka bir şehir var mı bilmiyorum.
O kadar sevdim ki.
Hiç beklemediğim halde nasıl sardı sarmaladı bizi.




Roma Termini'den kalkan trenimizle Firenze Santa Maria Novella'ya bir buçuk saatlik bir yolculuğun ardından ulaştık.
Floransa bizi yağmurlu bir hava ile karşıladı.
Otelimize yerleşip çıktığımızda ise yağmur dinmişti.
İlk iş olarak Piazza del Duomo'ya yol aldık.


Piazza del Duomo Floransa'nın en ünlü meydanı.
Duomo Katedrali, Giotto'nun Çan Kulesi, Aziz Giovanni Vaftizhanesi bu meydanda yer alıyor.
Çan kulesine çıkıp Floransa'ya tepeden de bakabilirsiniz.
Ama biz Michelangelo Tepesi'ne çıkacağımızdan çan kulesine çıkmadık.

Yapılar o kadar güzeldi ki, heybet-tarih iç içe..
İzlemeye doyamadım.



İkinci iş olarak Davut Heykelinin de bulunduğu Piazza Del Signoria'ya gittik.


Neptün Heykeli ve havuzu da yine bu meydan da bulunuyor.



Yollar başka tecrübelerle dolu.
Ve bizim bir tecrübemizde sağdaki restaurant ile ilgili oldu :)
Evet evet, beyaz sandalyeli olan yer.
Margaritha pizza bayıldığımız bir lezzetti.
Ancak o ana kadar Margaritha pizzanın iki türlü olduğunu bilmiyorduk.
Bir tanesi Margaritha, bir diğeri ise 'Margaritha without tomato' imiş. Kısacası domatessiz margaritha.
Domatesli olanın hamurunun üzerinde kalın bir salça düşünün, öyle bir tat.
Hiç sevmedik.
Domatessiz sadece peynirli olanı ise bir harika idi.
Her neyse konumuza dönersek, burada 6.5 Euro'ya bir bardakçık kola içerek tarihimin en büyük kazığını yemiş bulundum :))
Üstüne birde domatesli pizza ayrımı yapamayınca pizzaları da yemeden kalktık :)
Aşağı yukarı 20 Euro kadar hooop çöpe gitti :)
Euro'nun 3.30 olduğu zamanlardı, baya bi dertlendim haliyle :)

Bir de beğenmedik diye hava yapıp ayrıldık mekandan :)
Gülmekten karnımıza ağrılar gire gire şu sokakları geçerek;



Floransa'yı ikiye bölen Arno Nehri'nin üzerinde yer alan Ponte Vecchio köprüsüne vardık.
Köprünün önünde gülmekten fotoğraf çekinemedik, yoldan geçenler garip bakışlar attı bize.
2.Dünya Savaşı esnasında Floransa'nın bütün köprüleri Almanlar tarafından bombalanmış olmasına rağmen bu köprü bombalanmamış.
Köprü o kadar güzeldi ki..
Köprünün üzerinde de pek çok mağaza vardı.
Köprüden çok alış veriş caddesi gibiydi.


Roma'da olduğu gibi bisiklet, motorbisiklet Floransa'da da çok fazla kullanılıyor;


Ve sıra Michelangelo Tepesi'ne geldi.
Bu tepe de gün batımını izlemeden gelmenin büyük akılsızlık olduğunu düşünüyorum.
Bloglardan okuduğum kadarıyla herkesin buraya şarabını, yiyeceğini alıp çıktığını okumuştum.
Bu nedenle yol üstünde bir markete girdik.
Ve ekmeklerden dilim dilim aldık.
Bayıldık;


Michelangelo Tepesi hayal ettiğimden de güzeldi..
Dünyanın dört bir köşesinden gelen insanlarla birlikte merdivenlere yiyeceklerimizle birlikte oturduk;



Günü batırırken iyi ki şuan buradayız diye düşündüm.
Dünyanın bambaşka yerinde bambaşka bir gün batımını izlediğim için çok şanslıydım.


Ponte Vecchio'nun gün batımı görüntüsü;








Floransa'yı bu kadar sevince gecenin bir vakti tam otelde dinlenmeye çekilmişken dayanamadık.
Bir daha sokaklara attık kendimizi.
Duomo Meydanı'nı gece çektik birde;


Sokak çalgıcıları ile eğlendik, dans ettik.




Gündüz de uğradığımız Piazza del Republica'ya uğradık gece.
Atlı karıncalı meydan da deniliyor.
Köşeye evlere şenlik bir atlı karınca koymuşlar, ne de güzel etmişler! :)



İşte Elif'in Hikayesi'nden bir Floransa günlüğü de böyleydi.
Ne de güzeldi, ne de mutluyduk.
Düşündükçe bile içim ısınıyor :)