Roma 2

Roma'nın ilk yazısını okumadıysanız; tık tık

Çoo..ok uzun bir Roma gezisine hazır mısınız? :)
Eh, başlayalım madem! :)

Roma'da ilk gün güzel bir kahvaltının ardından Vatikan'a gitmek için otelimizden ayrıldık.
Otelimiz Termini'ye çok yakın olduğu için ve Vatikan'a geç kalındığında çok kalabalık olduğu için metro ile gitmeyi tercih ettik :)
Roma Termini, Roma'nın merkez tren istasyonu.
Kalacak otelin buraya yakın ayarlanması iyi bir avantaj oluyor bu nedenle.



Vatikan'a gidebilmek için A hattı yanı kırmızı hat üzerindeki Ottaviano durağında inmek gerekiyor.
Metrodan indikten sonra kısa bir yol yürüdük.
Bu yol üzerinde sık karşılaşılan bir manzara;



Vatikan'a vardığımızda bizi çok büyük bir meydan karşıladı.
Bu meydanın ismi San Pietro Meydanı. Etrafını  kuyrukta bekleyen insanlar sarmıştı.
Vatikan müzesine girmek isterseniz sabah erken saatlerde orada olmalısınız.
Biz vardığımızda saat 10'a geliyordu ve kuyruk bir hayli uzundu.


Papa pazar günleri öğle saatlerinde meydana bakan kısımdan aşağıdakilere kısa bir sesleniş de bulunup bekleyen kalabalığı kutsuyormuş.
Bu anı izlemeyi çok istedik, ancak biz pazartesi günü gittiğimiz için mümkün değildi haliyle.


Vatikan İtalya'nın sınırları içerisinde bir yer gibi görünse de aslında minik bir devlet.
Ve Papa bu devletin tek hakimi rolünü üstleniyor.
Ancak Vatikan sınırını geçmek için herhangi bir pasaport kontrolü vs bulunmuyor.
Zaten sınırı geçtiğinizi fark etmiyorsunuz bile.
Vatikan; San Pietro Meydanı, San Pietro Bazilikası, papalık sarayı ve bahçelerinden oluşan 1 km2 lik bir alandan ibaret.



Vatikanın karşısındaki yolu yürüyerek Castle Sant'Angelo ya geldik.
Bu kaleyi ve yine kendi adı ile anılan köprüyü neden bilmiyorum çok sevdik.
Ve o kadar çok fotoğraf çekindik ki :)
Ama şuan bakıyorum ve bizsiz sadece iki fotoğraf bulabildim :)
Kalenin cepheden görünüşü ile ilgili hiç resim yok hatta :)
Castel Sant'Angelo uzun bir süre papaların sığınağı rolunü üstlenmiş.


Ponte Sant'Angelonun bitiminde Roma sokaklarının güzelliğine daldık..
Ve yol bizi Campe de Fiori'ye getirdi.
Her yeni şehre gittiğimde açık veya kapalı pazarlarını listeme ekliyorum.
Pazar gezerken çok farklı tatlarla, çok farklı kültürlerle karşılaşma imkanım artmış oluyor böylece.
Mevzu bahis İtalya olunca haliyle makarnalar Campe de Fiori'nin başköşesinde yer alıyor.


Bu standı görünce yeşilliklerin satılma şekline oldukça şaşırdım.
Çünkü bildiğiniz gibi bizde bağ bağ satılırken orada yaprak yaprak satılıyordu.


Gidiş tarihimiz Halloween'a denk gelince haliyle Campe de Fiori'de de esintileri vardı.


Campe de Fiori'nin ardından Roma'nın en sevdiğim meydanına geldik.
Piazza Navona.
Bence İspanyol Merdivenleri'nden sonra Roma'nn en canlı yeri.







Meydanın kenarlarında restaurantlar var.
Piazza Navona sanatçıların yaptıkları müziği dinlerken bir yandan kahve yudumlamak için eşsiz bir yer bence.
Roma'nın ruhunu tam olarak hissedebileceğiniz bir yer.

Meydanın ortasında da pek çok sanatçının ufak sergileri var.
Hatta çoğu bir miktar ücret karşılığı resminizi de çiziyor.


Ve sıra geldi Pantheon'a..
Panthen bir sokak arasında karşınıza çıkıveriyor.
Çok heybetli bir yapı.
Bütün Tanrıların Tapınağı, 7.yy da kiliseye dönüştürülmüş.
İçine girip kubbesine bakınca büyüklüğünü daha iyi anlıyor insan.


Roma'da aslında önceliğimiz olmayan ama gidince iyi ki dediğimiz bir yer de sıra.
Basilica di San Giovanni in Laterano'da yani.
Roma'da 3. günün akşam üstünde uğradık buraya.
Ve ilk defa bu kadar yakından ve ayrıntılı olarak bir kiliseyi gezme fırsatı bulmuş olduk.
San Giovanni in Laterano, Roma Katolik dünyasının ana kilisesi olarak kabul ediliyor.
İhtişamıyla, oymalarının, resimlerinin, heykellerinin inceliği ile de ana kilise olduğunu ispatlıyor adeta.


Kiliselerde mum yakmanın elektrikli hale gelmiş olması oldukça şaşırttı bizi.
Teknoloji heryerde :)

Ve ilk defa bir günah çıkarma olayına şahit olduk.
Tabiki ne konuşulduğunu duymadık.
Ama içeri giren kişinin ardından dini görevlinin gelişi, içeriden süzülen ufak bir ışık..
Pek çok günah çıkarma kabini vardı ve bu kabinlerin üzerlerinde hangi dillerde günah çıkarılabileceği yazıyordu.
Muhtemelen din görevlilerinin bildiği dillere göre düzenlenmişti.



Roma'da tüm anayolların kesiştiği yer ise Piazza Venezia.
Piazza Venezia yoğun trafiğin içerisinde kalan bir yer.
Ve meydanda Vittorio Emanuele anıtı bulunuyor.
Bu anıt çok beyaz mermerlerden oluştuğu için Romalılar buraya ' Roma'nın takma dişleri', 'Düğün Pastası' gibi isimler takmışlar :)


Biz Roma'ya 3 gün ayırdık.
Hepsini bir yazıda derlemeye çalıştım.
Sadece söylemek isterim ki;
Roma; Ortaçağ'ın mahallelerinde yürüyormuşsunuz gibi bir şehir..